Nasibini almak ne demek ?

Selin

New member
Nasibini Almak: Bir Hikâye Üzerinden Anlatım [color=]

Bir sabah, bir arkadaşım bana eski bir hikâyeyi anlattı. Biraz düşündüm, biraz da kendi yaşamımdan kesitler ekledim. Belki siz de "nasibini almak" deyiminin ne anlama geldiğini düşündüğünüzde aynı şekilde bir şeyler hatırlarsınız. Birçoğumuz için "nasibini almak", sadece hak edilenin ya da verilenin alınması anlamına gelir. Ama bence bu kadar basit değil. Hikâyemi dinlerseniz, farklı bir bakış açısı kazanabilirsiniz.

Hikâyenin Başlangıcı [color=]

Bir köyde, zamanında herkesin çok konuştuğu ama kimsenin tam olarak ne anlama geldiğinden emin olmadığı bir deyim vardı: "nasibini almak". Kimse bu deyimin tarihçesini tam olarak bilmezdi. Ancak köyde bir dükkan vardı, adını söylemek gerekirse, Kadir Usta'nın Dükkanı. Kadir Usta, köyün en saygıdeğer esnafıydı ve herkes onu "nasibini almayı bilen adam" olarak tanırdı.

O sabah, Kadir Usta'nın dükkanında ilginç bir sohbet başladı. Oğulları, kadınlar ve köyün gençleri bir araya gelmişti. Kadir Usta, her zaman olduğu gibi rahatça bir köşeye oturmuş, sigarasını tüttürüyordu. Herkes, her biri kendi işinde uzmanlaşmış insanlardı. En ilginç olanı ise, Kadir Usta'nın her zaman çözüm odaklı yaklaşımını gösteren oğullarının, kadınların empatik bakış açılarıyla ne kadar örtüştüğüydü.

Kadınlar ve Erkekler Arasındaki Fark [color=]

Zamanla sohbet derinleşti, kadınlar ve erkekler farklı görüşler ortaya koymaya başladı. Dükkanın bir köşesinde oturan Selma Hanım, kadının duygu yüklü yaklaşımının daha fazla anlaşılmaya ihtiyaç duyduğunu savunuyordu. “Bir kadının nasibini alması, yalnızca sahip olacağı şeylerin maddi boyutuyla değil, ruhsal derinliğiyle ilgilidir. Kadın, her zaman daha fazlasını hisseder, hissettikçe daha çok sever. Nasibini almak demek, başkalarını görmek, başkalarına da değer vermek demektir," diyordu.

Kadınların bakış açısını duyan Kadir Usta'nın oğlu Mert, hemen araya girerek, "Ama bazen hayatta başkalarını anlamanın yolu, somut çözümlerden geçer. İnsanlar 'nasibini almak' dediklerinde, çoğu zaman ödüllerin ya da başarının somut halleriyle ilgileniyorlar. Kadınların bakış açısını takdir ediyorum ama bazen çözüm, sadece duygusal anlamda değil, pratikte de bir şeyler yapmakta yatıyor,” dedi.

Selma Hanım, Mert’in söylediklerine bir süre sessizce dinledikten sonra, “Bence burada bir denge kurmalıyız. Duygusal ve pratik yaklaşım, biri diğerini dışlamamalı,” dedi. “Herkesin nasibini almak için farklı yolları var ve bu yollar bazen bir araya gelir, bazen de birbirinden uzak olur.”

Böylece sohbetin nereye evrileceği belirsizleşti. Herkesin bakış açısı farklıydı, ancak ortada bir gerçek vardı: Nasibini almak, her birey için başka bir anlam taşırdı.

Toplumda Nasibini Almak [color=]

Kadir Usta, her zamanki sessizliğini bozarak bir şeyler söylemeye başladı. “Bazen nasibini almak, hayatın size sunduğu fırsatları doğru zamanda fark etmek demektir. Bu fırsatlar bazen gözlerinizin önünde olabilir ama onları göremezsiniz, ya da bazen fark ettiğinizde çok geç olabilir.”

Bunun üzerine köyün en yaşlısı, 80 yaşını devirmiş olan Hüseyin Dede, konuşmaya başladı. "Oğlum, biz eski zamanlarda işler hep böyleydi. Herkes kendi nasibini kendi çabasıyla alırdı. Ama şimdi çok şey değişti, insanlar başkalarının hayatlarına o kadar odaklanıyorlar ki, kendilerine neyin dokunduğunu bile göremiyorlar."

Hüseyin Dede'nin söyledikleri, köyün geçmişine dair çok şey ifade ediyordu. Eski zamanlarda, nasibini almak, bir kişinin emeğiyle, dürüstlüğüyle ve azmiyle ölçülürdü. Ancak zamanla, toplumsal değerler değişmişti. Bugün, bazen sadece bir kişinin etrafındaki ilişki ağı veya şansı onun "nasibini" belirlerdi.

Sonuç: Herkesin Nasibi Farklıdır [color=]

O gün, herkesin farklı bir bakış açısına sahip olduğunu fark ettik. Kadir Usta'nın oğlu Mert, erkeklerin genellikle çözüm odaklı ve stratejik yaklaşımlarının "nasibini almak" üzerine düşüncelerini şekillendirdiğini söyledi. Kadınlar ise genellikle empatik ve ilişkisel bir bakış açısıyla, ruhsal ve duygusal yönleri göz önünde bulundurarak bu deyimi anlamlandırıyordu.

Hikâyenin sonunda, her birimiz kendi yaşamımızda "nasibini almak" deyiminin ne anlama geldiğini bir kez daha düşündük. Belki de bu deyim, birinin hayatına ne kadar anlam katabildiğine, ne kadar özen gösterdiğine, ne kadar çözüm ürettiğine ve diğerlerini ne kadar anlayabildiğine dair bir yankıdır.

Beni düşünmeye sevk eden bir soruyla bitireyim: Sizce, nasibini almak, daha çok dışsal faktörlerle mi yoksa içsel değerlerle mi ilgilidir?