His ne demektir ingilizce ?

Sude

New member
**His: Bir Anlamın Ötesinde**

**Bir Yazardan Not: Başlamadan Önce...**

Herkese merhaba! Bugün sizinle çok özel bir kelimeyi ve bu kelimenin derin anlamını keşfetmek için kaleme aldığım bir hikayeyi paylaşmak istiyorum. Hikaye, basit gibi görünen ama aslında çok katmanlı bir anlam taşıyan “his” kelimesini anlatıyor. Herkesin farklı biçimlerde algılayabileceği bir kavram bu. Hikayede, erkek ve kadın bakış açılarını bir arada görmek, insanların çözüm odaklılık ile empati kurma arasındaki farkları da gözler önüne serecek. Hadi gelin, biraz derinleşelim ve bir kelimenin hayatta nasıl büyük bir fark yaratabileceğini birlikte keşfedelim.

---

**Hikayenin Başlangıcı: Ayşe ve Hasan'ın Karşılaşması**

Ayşe, sabah işe gitmek üzere hazırlanırken, tüm gün boyunca karşılaşacağı zorlukları zihninde planlamaya çalışıyordu. Telefonu çaldığında, tedirgin olduğu iş problemini çözmek için hızlıca telefonu açtı. Diğer taraftan, Hasan’ın soğukkanlı sesi onu karşıladı.

“Merhaba Ayşe, nasıl hissediyorsun? Dünkü toplantı çok zorlu geçti, sana yardım edebilirim.”

Ayşe, telefonu elinde tutarken biraz tereddüt etti. Bu, Hasan’ın tipik yaklaşımıydı. Her zaman çözüm arayan, direkt ve net bir şekilde sorunun üstesinden gelmeye çalışan biri. Ancak Ayşe'nin biraz daha başka bir şey aradığını fark etmemişti. Ayşe, genellikle duygusal bir bağ kurarak çözüm arayan biriydi.

“Bilmiyorum Hasan, biraz zorlanıyorum. Bazen sadece konuşmak istiyorum, çözüm değil. İşlerin karmaşıklaşması beni gerçekten zorluyor.”

Hasan, bir anlık sessizlikten sonra, çözüm odaklı yaklaşımını devreye sokarak cevap verdi. “Anlıyorum, fakat durumun üzerine gitmek gerek. Hadi şu verileri gözden geçirelim ve hızlıca bir çözüm bulalım.”

---

**Ayşe’nin Hisleri ve Hasan’ın Stratejisi: Zıt Dünyalar**

Hasan’ın teklifine karşılık Ayşe, derin bir nefes aldı. Duygusal bir yanıt yerine mantıklı bir çözüm önerisi almak, onun için beklediği şey değildi. Onun istediği şey bir “his”di. Gerçek anlamda, içsel bir bağ kurarak birisinin onun duygusal yükünü anlamasıydı. Ama Hasan, tamamen stratejik bir şekilde yaklaşıyordu.

Ayşe, sessizce Hasan’a baktı ve kendine şu soruyu sordu: *“Neden her şeyin çözümü bu kadar hesaplanmış? Bazen sadece yanında birinin olması gerektiğini hissediyorsun...”*

Bir kadının duygusal yaklaşımı, bazen onun hislerini ifade etmesi ile çözüme gidebilir. Ayşe’nin içsel olarak Hasan’la kurduğu ilişki, sadece bir iş ilişkisi değil, duygusal bir bağlılık hissiyle şekillenmişti. O, çözüm yerine, birinin “hissetmesini” istiyordu.

Ama Hasan, aynı olay karşısında, stratejik yaklaşımını koruyarak yol alıyordu. Veriler, analizler ve stratejiler... Bu, onun dünyasıydı.

---

**Hasan’ın Çözümü: Aksiyon Almak**

Hasan, “Ayşe, seni anlıyorum ama durum her geçen dakika daha karmaşıklaşıyor. Hadi, bir çözüm önerelim. Bu kadar duygusal düşünmektense, biraz daha netleşelim” diyerek, ona bir yol haritası sundu.

Bu cümlesi, Ayşe’nin kafasında bir ışık yaktı. Çözüm odaklı bir yaklaşım, belki de sonunda tüm bu duygusal gerginliği hafifletebilirdi. Ancak, bir kadının hissetmeye ve empati kurmaya yönelik duygusal ihtiyacı, çoğu zaman bu tür keskin önerilerle kolayca karşılanmaz. Ayşe, bu düşünceler arasında savrulurken, Hasan’ın önerisini reddetmeye karar verdi.

“Belki de çözüm aramak yerine, ilk başta biraz daha duygusal bir bağ kurmalıyız. O zaman gerçekten birlikte bir şeyler başarabiliriz,” diye mırıldandı.

---

**Kadın ve Erkek: Farklı Anlayışlar, Aynı Amaca Giden Yollar**

Ayşe ve Hasan’ın bu diyaloğu, aslında kadın ve erkek arasındaki empati ile çözüm odaklılık farkını simgeliyordu. Hasan’ın yaklaşımı, her zaman sonuca ulaşmaya yönelikti. O, olayları net bir şekilde analiz eder, verileri toplar ve ardından adım atarak hızlıca çözüm bulurdu. Kendisini, işleri başarmak için bir lider olarak görüyordu.

Ayşe ise, daha duygusal bir bakış açısına sahipti. Bir sorunu çözmeden önce, o sorunun duygusal tarafıyla ilgilenmek, o konuda bir bağ kurmak gerektiğini hissediyordu. O, daha çok “hissetmek” isterdi. İlişkilerde ve iş dünyasında, insanları anlamanın ve empati kurmanın gücüne inanıyordu.

İki farklı yaklaşım vardı, ancak aslında ikisi de aynı sonuca varmaya çalışıyordu: Bir problem çözülmeliydi. Ayşe, Hasan’a birkaç hafta sonra verdiği bir geri bildiride, duygusal olarak çözüm odaklı bir yaklaşımın daha etkili olduğunu ifade etti. Ancak bu, bir kadının duygularını ifade etme biçimiyle, bir erkeğin soruna yaklaşma biçimi arasındaki farkı anlamakla mümkün oluyordu.

---

**Sonuç: His, Bazen Bir Kelimenin Ötesindedir**

Sonuçta, “his” kelimesi, yalnızca bir duyguyu ifade etmekten çok daha fazlasıdır. Ayşe ve Hasan’ın hikayesinde olduğu gibi, bazen hislerimizi doğru bir şekilde anlamadan çözüme gidemeyiz. Kadınlar, ilişkilerde ve hayatta, empati ile çözüm üretirken, erkekler genellikle stratejik ve aksiyon odaklıdırlar. Her iki yaklaşım da değerli ve gereklidir.

Bu hikaye, aslında her birimizin farklı bakış açılarıyla dünyayı nasıl algıladığımızı ve bunun nasıl karşılıklı olarak tamamlayıcı olabileceğini gösteriyor. Hisler, çözüm ve empati bir arada olduğunda, en güçlü ve anlamlı çözümler doğar.

Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz? Ayşe’nin veya Hasan’ın yaklaşımını benimsiyor musunuz? Yorumlarda görüşlerinizi paylaşmaktan çekinmeyin!